Son günlerde uluslararası denizcilik basınında geniş yer bulan Madleen gemisindeki Türk aktivistin gözaltına alınması, hem aile içinde hem de toplumsal alanda büyük bir yankı uyandırdı. Aktivistin eşi, yaşananları ve eşinin durumunu NTV mikrofonlarına anlatarak, gözaltı sürecine dair çarpıcı bilgiler paylaştı. Eşinin uluslararası sularda bulunuşunun herhangi bir tehlike veya suç ile ilgisi olmadığını vurgulayan eşi, ifade özgürlüğüne dikkat çekerek, "Bu gece de gözaltında kalacak" sözleriyle endişelerinin altını çizdi.
Aktivistin eşi, eşinin denizdeki çalışmaları ve insan hakları konusundaki duruşu hakkında bilgi verirken, eşinin yaşadığı gözaltı sürecinin nasıl işlediğini de anlattı. "Eşim, denizcilik alanında önemli projeler üzerinde çalışan bir aktivist. Amacı, denizlerdeki insan hakları ihlalleri hakkında dünya kamuoyunu bilgilendirmekti. Ancak, etkinlikleri sebebiyle gözaltına alındığını öğrenince yıkıldım. Bu, onun için bir dönem noktası gibi görünüyor," diyerek, gözaltının ardındaki dinamikleri sorguladığını belirtti. Onun gözünde, bu sürecin sadece eşini değil, aynı zamanda tüm aktivist topluluğunu tehdit eden bir durum olduğunu ifade etti.
Aktivistin eşi, önümüzdeki süreçle ilgili belirsizliklerin kendisini tedirgin ettiğini söyledi. "Eşimle daha önce yaptığı telefon görüşmelerinde, her zaman cesur olduğunu vurguluyordu. Ama şimdi, belirsiz bir gelecekle karşı karşıyayız," dedi. Bu gözaltı durumu, sadece bir bireyin hayata atılmış adımı değil; aynı zamanda toplumsal mücadele ve demokrasi adına da önemli bir sınav olarak öne çıkıyor. Eşinin gözaltında kaldığı süre zarfında, destek arayışlarının arttığını ifade eden eşi, "Birçok insan ve sivil toplum kuruluşu, bizimle dayanışma göstermek için harekete geçti. Umuyorum ki sesimizi duyurabileceğiz," şeklinde konuşarak, toplumun bu duruma karşı hassasiyet göstermesini istedi.
Aktivistin gözaltında kaldığı süre boyunca, ailenin sadece psikolojik değil, maddi olarak da zorluk yaşadığına değinen eşi, "Hukuki süreçle ilgili bilgilere ulaşmak, bir hayli zor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz," diyerek intihar düşüncelerinin, zamanla daha da ağır hale geldiğine dikkat çekti. Sürecin daha da zorlaşması durumunda, alternatif iletişim yolları ve destek organizasyonlarıyla hemen iletişime geçileceğini belirtti. Fakat, gözlatı sürecinin etkilerinin sadece bireysel değil, toplumsal bağlamda da hissedildiğini ve farkındalık yaratmanın önemini bir kez daha vurguladı.
Son olarak, Türk aktivistin eşi, toplumda bu gibi durumlara karşı duyarlılığın artırılması gerektiğini belirterek, "Hepimizin insan haklarına sahip çıkması lazım. Bu süreçte yalnız değiliz, yanımızda duran insanların desteği çok önemli," diyerek çağrıda bulundu. Ailelerinin, eşlerinin ve tüm aktivistlerin güvenliği adına seslerini yükseltmeleri ve destek bulmaları gerektiğine inandığını söyleyerek, "Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Umarım sesimiz, daha geniş kitlelere ulaşır. Eşimin yanına dönmesini istiyorum," diyerek sözüne son verdi.