Bayramlar, sevinçlerin paylaşıldığı özel günlerdir. Ancak, ne yazık ki her çocuk bu bayram coşkusunu yaşayamaz. Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde, çeşitli sebeplerle bayram günleri bile kendilerine çalışmak zorunda kalan çocuklar var. Üzerinde çeşitli temalar barındıran “çocuk işçiliği” olgusu, sadece bir günlük bayram sevinci için değil; her gün, her an varlığını sürdürmekte. Çocuklar, bayramda dahi çalışma hayatının acımasız yüzüyle karşılaşmak zorunda kalıyor. Bu yazımızda, bayramda çalışan çocukların hayatlarına, maruz kaldıkları şartlara ve toplumsal tespitlerimize odaklanacağız.
Çocuk işçiliği, çeşitli sosyo-ekonomik sebeplerden kaynaklanıyor. Ailelerin geçim sıkıntısı, işsizlik oranlarının yüksekliği ve yetersiz eğitim sistemleri, çocukların çalışma hayatına atılmasına sebep oluyor. Özellikle düşük gelirli ailelerde, çocuğun maddi bir katkı sunması gerektiği düşüncesi yaygındır. Bu durum, çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bayramlar gibi özel günlerde dahi çalışmak zorunda kalan çocuklar, sosyal hayattan izole olmakta ve kendi yaş gruplarındaki diğer çocukların yaşadığı mutlulukları deneyimleyememektedir.
Bayramlarda çalışan çocukların günlük hayatları, birçok zorlukla doludur. Genellikle sabah erken saatlerde uyanıp, ailelerine katkı sağlamak için işe koyuluyorlar. Bu çocuklar, pazar yerlerinde, dükkanlarda veya sokaklarda çeşitli işlerde çalışabilirler. Yorgunluk, açlık ve okula gidememek gibi kaygıları, hayatlarını zorlaştırmaktadır. Örneğin, 12 yaşındaki Ahmet, bayram tezgahında çalışarak ailesinin geçim giderlerine destek olduğunu söylüyor. “Bayramda herkes eğlenirken benim çalışmam gerekiyor, çünkü ailemin paraya ihtiyacı var,” diyor Ahmet, hayalindeki bayramı yaşamak için belki de hiç nasiplenemeyecek bir çocuk. Tek sorun Ahmet değil; Türkiye genelinde, on binlerce çocuk benzer hikayelere sahiptir.
Çocukların bayramda çalışmaları, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalıdır. Çocukları zor-bayram şartlarıyla baş başa bırakmak, ileride daha büyük sosyal sorunların karşısına çıkmasına neden olabilir. Eğitimden uzak kalan çocuklar, ileride nitelikli bir iş bulma şansını kaybetmekte ve sosyal hayata entegre olma yetenekleri azalmakta. Bu durum, sadece bireysel değil, toplumsal bir kayıp olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuk işçiliği ile mücadele etmek için ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık artırılmalı ve gereken tedbirler bir an önce hayata geçirilmelidir.
Sonuç olarak, bayramlar yalnızca sevinç ve paylaşım günleri değil, aynı zamanda toplumsal sorunları da gözler önüne seren bir dönüm noktasıdır. Bayramda çalışan çocuklar, toplumun göz ardı ettiği gerçekler arasında yer alıyor. Her birey, çocukların sadece onların gülümsemesi için değil, daha iyi bir geleceğe sahip olması için de çaba göstermelidir. Çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi, eğitim olanaklarının artırılması ve sosyal yardımların sağlanması, bu konuda atılacak en önemli adımlardandır. Tüm çocukların bayram coşkusunu paylaşabilmesi ve yaşaması dileğiyle...